Seks Terapisi ve Cinsel İşlev Bozukluğu
İnsan cinselliği psiko-sosyal bir olgudur. Cinsellik sadece bedenin yaşadığı bir fiziksel aktivite değildir. Bu sebeple de cinsel organları üreme işlevi üzerinde değerlendirmek cinsellik algısını sınırlandırmak anlamına gelir. Sağlıklı bir beden cinsel sağlık açısından gerekli altyapıyı sağlaması açısından önemlidir. Ancak cinselliğin nasıl yaşanacağı , kiminle yaşanacağı ,ne zaman ,nerde ve nasıl olacağını, nasıl ayrılıp ,nasıl doyuma ulaşacağını belirleyen psikolojimizdir. Ve en önemli organ ise bu konuda beynimizdir. Dolayısıyla cinsel tepkiler duygu ve düşüncelerde psikolojik iyi oluşumuzdan ,stres düzeyimizden, sosyal koşullardan ,geçmiş deneyimlerden ve partner ilişkisinden etkilenir.. Ve kişinin yetiştiği ve içinde yaşadığı aile ,yakın çevresi, gelenekler ,dini inançlar ,ahlaki tutumlarda cinsel tavrımızın en önemli etkileridir. Sosyal anlamda geliştiğimiz çevre veya yaşam deneyimlerimiz açısından eğer cinsellikle ilgili olumsuz öğretilerimiz , engellenmelerimiz ,yasaklanmalarımız varsa tüm bu birikimler zaman içerisinde cinsel sorunlara yol açmaktadır. Etkili bir cinsel terapi cinsellikle ilgili bir tutum değişikliği sağlayarak daha tatminkar deneyimler yaşanmasını mümkün kılar.
Cinsel Sorunlar, Seks Terapisi ya da Cinsel İşlev Bozukluğu Terapisi, erkek ve kadının cinsel yaşamla ilgili yaşadığı her türlü problemin, çözümüne gitmek adına oluşturulan bir terapi çeşididir.
- Cinsel kimlikle ilgili çatışmalar,
- Cinsel hayatı yok saymak,
- İstediği ve arzu ettiği şekilde cinselliği yaşayamamak,
- Korku ve farklı yanlış öğretilerden dolayı cinselliğe ya da sekse yanlış ve günah bir davranışmış gibi bakmak,
- Performans kaygısı,
- Teslim edememek,
- Konsantrasyon sorunu,
- Utanma hissi,
- Fantezi ya da hayallerin ketlenmesinden dolayı kişinin kendini gerçekleştirememesi,
- Ya da gerçekleştirilip, kontrol edilemeyecek düzeyde bağımlılık yapan fantezi ve hayallerden dolayı, kişinin tek eşli bir cinsel yaşam süremeyeceğini düşünerek suçluluk hissetmesi,
- Çıplaklıktan çekinme, korkma,
- Kişinin kendi cinsel organından korkması ya da beğenmemesi,
- Cinselliği bastırma,
- Cinsel tercih, dürtüsel homoseksüel ya da biseksüel tercihini yaşama hakkını kendine verme, ya da verememe,
- Toplum ya da aile baskısı,
- Dokundurmama ya da dokunamama hissi,
- Cinselliği kontrol edememe,
- Cinselliği nasıl yaşayacağını bilememe,
gibi pek çok konu, bireylerin Seks Terapisine başvurmalarına neden olabilmektedir
A) Vajinimus
Vajinismus; kadının bilinçaltında cinselliğe yüklediği olumsuz, kötü anlamlar nedeniyle oluşturduğu korkularından dolayı, bilinçdışı bir şekilde vajinanın kasılması ve birleşmeye karşı refleksif tepki göstermesi durumudur. Bu durumun yoğunluğu kişiden kişiye değişmektedir. Bazı bireylerde, cinsel birleşme anında başlayabildiği gibi, bazı bireylerde ufak bir dokunma temasıyla bile başlayabilmektedir.
Terapilerde uygulanan bilinçaltı çalışmalarıyla cinselliğe yüklenen yanlış öğretiler, korkular, inanışların nerelerde oluştuğu bulunur, sonrasında doğru olanlarıyla yer değiştirilir.
B) Erektil Disfonksiyon (Sertleşme Sorunu)
Erkekte kalıcı olarak doyurucu bir cinsel ilişki için yeterli ereksiyon sağlanamama ve sürdürememe hali olarak tanımlanmaktadır. Bütün dünyada yaygın bir şekilde görülen bu sorun yaşamı tehtid edici bir problem olmamasına rağmen gerek fiziksel sağlığı, gerek ruhsal ve gerekse sosyal sağlığı ciddi şekilde bozduğu için ve sağlığı bozma yanında yaşam kalitesini de düşürdüğü için, oldukça önemli bir sorun olarak kabul edilmektedir. Birçok sağlık sorunundan daha fazla ve yoğun şekilde mutsuzluk kaynağı olmaktadır.
C) Premature Ejaculation (Erken Boşalma)
Erken Boşalma'da (Ejakul tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu; aşırı isteğin verdiği gerginlik gibi psikolojik faktörler önemli rol oynamaktadır. Bu durum kişinin istediği ve arzu ettiği bir cinsel yaşamı yaşayamamasına neden olduğu için gündelik yaşam kalitesinde düşüşler olur. Bu durum kişinin ruh halinde ciddi olumsuzluklara neden olduğu gibi, çok net bir şekilde ilişkisine de yansır.
Başarısızlık korkusu, performans kaygısı, günah işleme veya suçluluk duygusu, hastalık kapma, gebe bırakma, terapist eşliğinde yapılan bilinçaltı çalışmalarıyla, danışanı bu denli kontrolsüz kılan, “tutamama” ve “kontrolsüz boşaltma” haline götüren nedenin kaynağına inilir.
D) Ketlenmiş Ejaculation (Geç Boşalma)
Bu problemi olan erkeklerin genellikle ereksiyon kusuru veya cinsel isteksizlik problemleri yoktur. Dolayısıyla problemleri direkt olarak sertleşme sorunu ile alakalı değildir. Bilinçli ve bilinç altı düşünceler ejakulasyonu etkileyebilir. Bu durumun oluşmasında fazla stresin de rolü göz ardı edilmemelidir. Diğer tarafdan partnerini kendinden daha çok düşünerek onu mutlu ve tatmin etmek adına kendini yok sayan bireylerde daha yoğun olarak görülmektedir.